Uyu
o zaman, sana bi masal anlatayım istersen, tavşanla kaplumbağanın hikayesini
bilir misin; sen rahat ol, bilen biliyo?
Bir
tavşanla bir kaplumbağa varmış, senden iyi olmasınlar; çok içerlermiş ama
kaplumbağa meyhaneye gelene kadar tavşan çoktan sarhoş olurmuş, bu hep böyle
olmuş, en sonu tavşan bıkmış “Hep geç kalıyosun abi!” diyerek dostuna sitemde
bulunmuş. Kaplumbağa da bu duruma çok içerlemiş, saatler ilerledikçe alkolün de
etkisiyle sinirler gerilmiş, dükkanın ışıkları kapanmış, masalar boşalmış,
bardaklar ve tabaklar gibi ceplerle birlikte; bizimkiler de onları
beklediklerini fark edince daha fazla ayıp olmasın diye kalkmaya karar
vermişler, tam o esnada, o kafayla meydan okumuş kaplumbağa, tavşana
Tavşan da “Bi
siktir git ya...” demiş “... gece, gece; kardeşim yaramıyosa içme su zıkkımı,
senin varman uzun sürüyo işte, yarın biraz daha erken çıkarsın olur, biter; ne
var sanki, çok istiyosan yine senden içeriz de çok paran var sanki, ben
ısmarlıyım ya da kardeşime, n’olcak sanki?”
“Bana bak...”
demiş kaplumbağa “... yarışmıyosan, konuşmican; ben hesabında değilim, sen beni
gıcık ettin; bu sorunu, bu gece, bu şekilde halledelim!”
“Eyvallah!” demiş
tavşan, sinirleri bozulmuş; başlamışlar yarışa, arkasına bakmadan uzaklaşmış
tavşan, kısa sürede kaplumbağanın gözünden kaybolmuş, karanlık, tekinsiz ve
sessiz ormanda. Kaplumbağa, gelin gibi hem ağlıyormuş, hem gidiyormuş,
gömleğinin düğmelerini yırtmış; yaka, bağır açık vaziyette derken; tavşanın
midesi bulanmış.
“Lan..” demiş,
“... ben bu herif gelene kadar, elli kere kusar, otuz kere sıçar, hatta bin kere
de işerim; ben böyle devam edemem.” Patikanın kenarındaki çalıların dibine
kusmaya başlamış ama ne kusmak; o kadar saat içtikten sonra, bu kadar koşunca
midesi altüst olmuş haliyle; sanki tüm iç organları ağzından dışarı çıkıyormuş
gibi, “o son birayı içmicektim!” diye düşünürken, yığılmış kalmış olduğu yerde,
sızmış, kusmukları üzerinde. Kaplumbağa yetişmiş tabi, yanından geçerken fark
etmiş.
“Yaramıyosa
içmecen kardeşim!” diyerek üzerine işemiş, tavşan ölü gibi yatıyormuş; sidik ve
kusmuk banyosunda, cebine “hadi sıçmağa” yazılı, imzalı bir not koyarak
yanından uzaklaşmış; ağır ama emin adımlarla evine varmış, aynada kendine “Hadi
yine iyisin, yarını beleşe getirdin!” dedikten sonra uzanmış yatağına, bir
sigara yakmış “Çok içiyuz be!” diyerek ağzında yanan bir sigara uykuya dalmış.
Uyudun mu lan, ama sen hiç uyumazsın ki, uyumadan önce ağzındaki sigarayı söndürseydin bari; elbette, “Sana gitme
demeyeceğim” şiir de böyle bi şey işte, hayat da öyle; baştan biraz soğuk ama
girince alışıyosun?