16 Aralık 2015 Çarşamba

ÖNCE İNSANLIK ÖLÜYOR, PEŞİNDEN İNSANLAR

    Yola devam ediyorum; eski, tanıdık hislerle. Şoför mahallindeyim, direksiyonda Salim Abi, Çorlu’ya dönüyoruz. Arkayı beşlemişler. Güzel olan şeylere inancım kalmamış, yılgınlık içindeyim, daralıyorum, göğsüm sıkışıyor, nefes alamıyorum ve yüzümde kakamı tutuyormuşum gibi bir ifade, sigara sarıyorum.
    İnsanlar en ufak bir umursama belirtisi göstermeksizin, aynı ikiyüzlülük, ahlaki çöküntü ve kayıtsızlıkla hayatlarına devam edebiliyordu. Bilinen, beklenen buydu yine de şaşırmaktan, üzülmekten kendimi alamıyordum işte. Herkes aynı duyguları, düşünceleri paylaşacak ve belirlenmiş tek bir şekilde ifade edecek diye bir şey yok ama bir yanda haksızlık, katliam varsa; insanlar bir zahmet gündelik hayatlarına, o çok güvenli, korunaklı yaşantılarına, yuvarlanıp gittikleri işlere, dizilerini izlemeye, yaptıklarını yapmaya hiçbir şey olmamışçasına devam edememeli diye düşünüyorum.

12 Şubat 2015 Perşembe

“ÖLMEK UYUMAK SADECE”

    Hatırı sayılır bir süre her şeyin bir rüya olduğuna ciddi ciddi inanıp uyanmayı bekleyerek ve çok daha fazla yorgun olarak uyanacağımı düşünerek geçirdim. Uyanmayacağımı uyanmayarak fark ettiğimdeyse uykusuzluk başladı. Sabırlı, fedakar, cefakar, görmüş geçirmiş ve keskin bir zeka ile sıradışı bakış açısının eseri olan; bir kabul etme, yüzleşme ve direniş biçimi olan nüktedanlığından etkilendiğim ve büyük saygı duyduğum güler yüzlü, tatlı sözlü, şakacı, çalışkan, eli çabuk ve becerikli nenemin bu muhteşem özelliklerinin bana pek de sirayet ettiği söylenemez.