23 Mayıs 2014 Cuma

BEYGİR HAVASI

    Yaz sonuydu, vefasız dostum Tayfun gelmiş ve duygulanıp ağlamaya başlayınca şaşkınlıkla gülmüş; “oğlum sakin ol, zaten burdayken de arayıp sorduğun yoktu, hem belki böylelikle daha sık görüşürüz.” diyerek teselli edip boşalan dairemizin önüne çıktığımızda Veli’yle karşılaştık, hâlâ biraz zamanımız olduğundan derneğe gidip birer bira yapalım yolluk dedik; annem beklenmedik bir anda, pat diye erkenden, “gidiyoruz” dediğinde; hiç adetim olmadığı halde, iki birayı on beş dakika içinde içmek zorunda kalmıştım, sonra çocuklar bizi uğurladı, yola çıktık. O günkü koşturmacanın içinde bir ara aylardır bi türlü görmediğim sevgili dostum Tolga’yla da ayak üstü tesadüf edip vedalaşmıştık; burda akrabaları olduğundan, onla görüşme olasılığımız da artıyordu aslında; ama nerden baksan bir sene oldu, ‘hasretinden prangalar eskittim’ yine de bir türlü bir araya gelemedik. Zaten liseden sonra bir daha asla tam kadro sahaya çıkamadık.